Çalışmak her alanda olduğu gibi iş hayatında da başarının temel koşulu. Ancak çalışmak başarı için gerek şart olsa da yeter şart değil. Çalışkanlığı una benzetebiliriz; unsuz birşey yapamazsanız. Ekmek yapmak için un, su ve tuz yeterlidir ama kek yapmak istiyorsak yumurta, kakao, vanilya, kabartma tozu, tarçın gibi başka malzemelere de ihtiyacımız olacaktır. İçinizde terfi etme arzusu varsa çok çalışmak tek başına yeterli değildir, bunun yanısıra başka özellikleriniz olmalı, olanları da geliştirmelisiniz. Yazının devamında bunlardan bahsedeceğim.
Liderlik: Çok yukarılara gitmek istiyorsanız en belirleyici özellik liderlik olacaktır. Orta karar liderlik vasfıyla orta kademe yönetiliğe kadar yükselebilirsiniz fakat executive olmak için en güçlü özelliğinizin liderlik olması gerekiyor. Kademeler yükseldikçe yönetim sizden daha fazla çalışmanızı değil, yanınızda çalışan insanları daha efektif şekilde çalıştırmanızı, onlara yön göstermenizi, istenen performans hedeflerine ulaştırmanızı beklerler. Kritik durumlarda karar almanız, firma için strateji çizmeniz beklenir. İnsanlar gönüllü olarak sizin gösterdiğiniz hedeflere gitmiyorlarsa, takım ruhunu hissetmiyorlarsa liderlik yapamıyorsunuz demektir. Çalışan yöneticisine sadece onay almak için geliyor, fikir almak için gelmiyorsa orada liderlilk problemi vardır.
Bazı insanların doğuştan lider olduğu bir gerçek. Ama artık günümüzde uzmanlar liderliğin öğrenilebileceğini, geliştirilebileceğini söylüyor. Gözünüz yükseklerdeyse bunun üzerine eğilmelisiniz.
Çalışma şekliniz: İnsanlara yaklaşımınız yapıcı mı yoksa yıkıcı tarzda mı? Sizden birisi yardım rica ettiğinde ya da sizden bilgi talep ettiğinde ne yapıyorsunuz? Kimi çalışan daha önünü arkasını anlamadan itiraz eder, işi başında baltalar. Kimisi de elinden gelen yardımı yapmaya çalışır. Konu kendisiyle ilgili değilse bile doğru adresi gösterme gayretindedir. Yıkıcı olan kişi ise kendisiyle ilgili olan işi bile biryerlere itelemek peşindedir. İş hayatında direkt olarak herşeye karşı çıkmak yerine iyice dinleyip işin önündeki engelleri kaldırmaya çalışmak zaman içinde insana çok puan kazandırır. Bu puanlar bir noktada size terfi olarak geri döner. Sizin iyi bir çalışan olduğunuz fikrini inşa eden tek kişi yine sizsiniz.
Sürekli gerilim yaratan birisini terfi ettirmeyi bırakın, insanlar nasıl ondan kurtulacaklarının yolunu aramaya bakarlar.
Etrafınızdan Haberdar mısınız? Tamam çok çalışıyorsunuz, diğerlerinden daha çok mesaiye kalıyorsunuz, bilgisayar sistemlerini daha iyi biliyorsunuz. Peki bunu diğer yöneticiler de biliyor mu? Yaptığınız işin reklamını yapıyor musunuz? Küçük ölçekli işletmelerde daha kolay farkedilirsiniz fakat büyük ölçekli işletmelerde sizin kim olduğunuz bilgisi yöneticinizin kanaatiyle sınırlıdır. Yöneticinizin yöneticisine her fırsatta ulaşmayı deneyin. Yaptığınız işleri onunla da paylaşmaya çalışın. Kendine güvenen ve elemanlarının gelişimine önem veren yöneticiler ortada sizin bir başarınız varsa bunu yönetime aktarırlar ama kendini geliştirmeyen korkak yöneticiler maalesef başarınızı kendilerine malederler.
Yöneticinizi ve etrafınızda çalışan takım arkadaşlarınızı çok dikkatli analiz edin. Gerektiğinde politik olun, gerektiğinde doğal olun. Büyük organizasyonlarda çok dikkatli hamle yapmalısınız. Yanlış zamanda yaptığınız bir hamle terfiyi kaçırmanıza neden olabilir. Her organizasyonda ittifaklar, gruplar vardır. Kendinizi doğru konumlandırın. Yanlış tarafta yer aldıysanız, liderle beraber siz de kaybedersiniz. Gerçekten yaptığınız iş çok kritikse, terfi fırsatı doğduğunda mutlaka yöneticinizle konuşun, o pozisyonda gözünüz olduğunu açıkça söyleyin. Siz çok çalışırken bir bakarsınız daha iyi kulis yapan birisi pozisyonu kapmış.
İşi farklı yapıyor musunuz? Pozisyonlara insanlar gelirler ve giderler. Bazıları aldığı şekliyle işi devam ettirir bir taş koymaz. Hatta farklı birşey yapacağım diye var olan düzeni de bozup mahveder. Bir de yeni atandığı pozisyonda gereçekten farklı şeyler yapanlar vardır. Problemlere farklı bir açıdan bakarlar. Çalışanları yıldıran, bezdiren işleri ortadan kaldırmaya çalışırlar. Başarıyı taltif eder, başarısızlığın nedenlerini araştırıp bir daha yaşanmamasına çalışırlar. Genel olarak tüm göstergelerde bir iyileşme görülür. Başında bulunduğun departmanı ya da işi iyi yönetmek, geliştirmek bence terfi etmenin en önemli kilidi.
Bunu yapabilmek için çok çalışmanın yanında sürekli okumak, seyahat etmek, fuarlara gitmek özetle kendini geliştirmek lazım. Sürekli soru sormalısınız kendi kendinize. “ Bu işi otomatikleştirebilir miyim? Stok seviyesini nasıl düşürebilirim? Bu tedarikçinin alternatifi yok mu? Bu raporları yıllardır hazırlıyoruz ama gerçekten gerekli mi? Bu toplantıyı gerçekten her hafta yapmalı mıyım?” gibi onlarca kendi alanınızla ilgili soruya cevap arayarak departmanınızda farklı birşeyler yapabilirsiniz.
Motorunuz içten yanmalı mı? Kendi kendini motive edebilmek çok önemli. İşler her zaman yolunda gitmez, her zaman size istediğiniz gibi de davranmazlar ama siz yılmadan çalışmalı üretmeye devam etmelisiniz. Devran dönüyor sürekli. Bir bakmışsınız bir yıl önce aleyhinize olan şartlar lehinize dönmüş. Organizasyon büyüyebilir, içinde bulunduğunuz grup yeni bir firma satın alabilir, yöneticiniz emekli olur ya da başka yere gidebilir. Tüm bu fırsatlar için hazır olmalısınız. Ümitsiz, çökkün herhangi bir beklentisi kalmamış çalışan görüntüsü verirseniz yeni pozisyonlar için sizi düşünmeyebilirler. Eğer mutsuzluğunuz çok uzun zamandır devam ediyorsa ve artık ümit kalmamışsa o halde yer değiştirme zamanı gelmiş demektir.
Sürekli olarak yöneticisinin dürtmesiyle iş yapan birisini kim terfi ettirmek isterki? Terfi demek daha fazla sorumluluk demektir. Size görev verildikten sonra onu ekibinizle alıp götürmelisiniz. Bunun için de kendi kendinizi motive etmelisiniz. İşin sonundaki başarıyı düşünün, kendinize olumlu telkinde bulunun. Hala motive olamıyorsanız kafanızdaki karışıklığı yöneticinizle açıkça konuşun ama enerjisiz işe gidip gelmeyin.
EQ ‘nuz nasıl? Daniel Goleman’ın Duygusal Zeka isimli kitabını duymayan kalmamıştır herhalde. Duyguları kontrol edebilmenin önemini çok çarpıcı şekilde anlatır kitabında. Özel yaşamınızda olduğu kadar iş hayatında da duygularınızı kontrol edebilmek son derece önemli.
Etrafınıza bağırıp çağıyor musunuz? Yanınızda çalışanlara karşı tutumunuz nasıl? Sabır göteriyor musunuz? En ufak hatada azarlıyor musunuz? Departmanınızı bıraksanız yanınızda çalışanlar üzülürler mi yoksa oh be kurtulduk bu heriften/kadından diye sevinirler mi? İyi düşünün. Hasbel kader çalışkanlığınızla, teknik bilginizle yönetici olmuş olabilirsiniz ama olumsuz davranışlarla, kontrolsüz ruh haliyle daha yukarı çıkamayacağınızı bilmenizde fayda var.
IQ ‘nun önemi yok mu peki? Tabiki önemli ama belli kademeye kadar. Yukarılara doğru çıkmaya başladıkça IQ değil EQ daha önemli olmaya başlıyor. Hem IQ hem EQ yüksekse zaten sıradışı bir yönetici profili karşımıza çıkıyor.
Şans: Terfi etmekten bahsettiğimizde şans yadsınamaz bir faktör. Hem şirket içinde hem de şirket dışında yaşanan bir çok gelişme sizin geleceğinizi tayin eder. İşe başladığınız pozisyon çok popüler hale gelebilir ve bir anda yıldınız parlarlayabilir. Başka bir örnekte ise bir müddet çalışırsınız ve işleri iyice öğrenirsiniz önünüzdeki yöneticiniz başarılı biriyse terfi ettirirler ve önünüz açılır. Ama bazen de ne kadar yetkin olsanız da önünüz bir türlü açılmayabilir. Yurt dışında güzel bir eğitim imkanı vardır, o sırada düşünülen herkesin çok önemli projeleri vardır şans size gülebilir. Buna benzer onlarca örnek sayılabilir. Kendinizi daima hazır konumda bekletin, şans yüzünüze güldüğünde kaçırmayın.
Yukarıda yazdığım niteliklerin yanısıra birçok başka nitelik te sayabiliriz elbette. Peki ne durumda olduğumuzu nasıl anlayacağız? Bunun en etkili yolu assesment testi yapan bir kuruluşta detaylı bir test ve mülakattan geçip raporumuzu almaktan geçiyor. Bu merkezlerde testten sonra size hem yazılı hem de sözlü olarak geri bildirimde bulunuyorlar. Güçlü yönlerinizi daha da güçlendirip, gelişime açık olan yönlerinizi de geliştirmenin yollarını aramalısınız. Okumak en etkili yollardan birisi. Kurumsal danışmanlık firmalarından eğitimler alabilirsiniz. Birçok firma bu çalışmaları çalışanları için yapıyor. Test merkezine gönderip değerlendirme yaptırıyor sonrasında eğitime gönderiyor.
Terfi etmek, makam mevki sahibi olmak tabiki hayatın anlamı değil. Bir insanın bulunduğu pozisyonda mutlu olup rutin işlerini yapması da gayet normal. Benim bu yazıdaki amacım terfi etmek isteyenlere küçük ipuçları verebilmek. Etrafımda çok çalışan insanlar görüyorum ama bazıları hak ettikleri yerlere gelemiyorlar. Çünkü sadece çok çalışıyorlar; bu ise terfi için yeterli değil.